İnsanlık tarihi pekçok katliam vakasıyla dolu. Hem de bu katliam vakalarının bazıları son aşama ürkütücü ve gizemli. Fakat söz mevzusu “kraliyet cinayetleri” olduğu süre vakaların hepsi fazlaca garip hale geliyor. Zira derhal tüm kraliyet cinayetleri, arkasında son aşama gizli saklı yürütülen komplolar ve büyük entrikalar barındırıyor. Öte taraftan birtakım kraliyet cinayetlerinin siyasal krizlere, akıl almaz skandallara ve belkide savaşlara sebep olduğu biliniyor. İşte Jül Sezar’dan Franz Ferdinand’a, tarihteki en garip kraliyet cinayetleri.
1. Jül Sezar, milattan öncesinde 44
Jül Sezar, resmi olarak hiçbir süre bir kraliyet mensubu olmadı. Fakat Roma tahtının en mühim talibi konumundaydı. Sezar, parlak bir asker ve akıllı bir siyasetçi olarak dikkatleri üzerine çekiyor, etkin olduğu dönemlerde imparatorluğun siyasal ve toplumsal yaşamına yön veriyordu. Bundan dolayı kısa süre içerisinde imparatorluk tahtının ilk sıradaki talibi haline gelmişti. İmparatorluk tahtına oturması hiçbir Romalı için şaşırtıcı olmayacaktı, korkulu bir adam öldürmeye kurban gitmesiydi…
Jül Sezar’ın Roma siyasal hayatındaki önüne geçilemez yükselişi, doğal olarak birtakım çıkar gruplarının tepkisini çekiyordu. Gaius Cassius Longinus, Decimus Junius Brutus Albinus ve Marcus Junius Brutus liderliğindeki bir grup senatör ise Sezar’ın yükselişinden hakikaten rahatsızdı. Bu rahatsızlık, milattan öncesinde 44 senesinde kanlı bir adam öldürmeye dönüştü! Senatörler, Jül Sezar’ı senato binasında tam 23 defa bıçaklayarak öldürdü. Sezar’ın ölümü, sonunda Caesar Augustus’un Roma İmparatoru olmasıyla sonlanacak kanlı bir iç harp sürecini başlattı.
2. Tabinshwehti, 1550
16. yüzyılda Burma Kralı olarak tahta çıkan Tabinshwehti, tarihteki kraliyet cinayetleri listemizdeki en talihsiz adlardan biri. Zira kendisi son aşama cani bir halde katledildi.
Yönetimde olduğu süre boyuna son aşama başarıya ulaşmış bir dönem geçiren Tabinshwehti Burma Krallığı’nı genişletmesiyle ve bu sayede Toungoo İmparatorluğu’nu kurmasıyla biliniyor. Fakat hükümdarın bu başarıya ulaşmış yönetimi dahi korkulu bir halde öldürülmesini engelleyemedi.
30 Nisan 1550 sabahı gizli bir şekilde kraliyet çadırına giren iki savaşçı, kralın kafasını kesti! İki yırtıcı savaşçının ellerinde can veren hükümdarın peşinden imparatorluk kısa süre içinde dağıldı ve tarihin tozlu sayfaları arasındaki yerini aldı.
3. Mary Stuart, 1587
İskoçya Kralı V. James’in hayatta kalan tek varisi olan I. Mary, İskoçya Kraliçesi olduğu zaman henüz yalnızca 6 günlüktü. Fakat yaşıyla beraber kraliçenin yönetmeye olan arzusu da büyüdü, İngiltere Krallığı’nın hükümdarı olmak istiyordu.
Bundan dolayı İngiltere tahtında oturan kuzeni Kraliçe I. Elizabeth ile kıyasıya bir rekabete girişti. Ömrünün mühim bir kısmını hapishanelerde geçirdi, tahta çıkabilmek için türlü ve pekçok planlar yapmış oldu. Öyleki ki başta İspanyollar olmak suretiyle yabancı güç odaklarıyla ittifak kurmaktan dahi çekinmiyordu. Tüm bunlar Mary Stuart’ın 8 Şubat 1857’de son defa mahkemeye çıkarılmasına neden oldu. Mary Stuart, bu son mahkemede “vatana ihanetten” suçlu bulunmuş oldu ve Fotheringhay Kalesi’nde başı kesilerek idam edildi.
4. I. Charles, 1649
I. Charles’ın öldürülmesi, tarihteki en meşhur kraliyet cinayetleri içinde. Zira bir yasa ile idam edilen nadir krallardan biri.
İngiltere, İskoçya ve İrlanda Kralı I. Charles, 24 senelik hükümdarlık süresi süresince parlamento üyeleri ile ciddi anlamda bir çok anlaşmazlıklar yaşadı. Bu anlaşmazlıklar 1640’lı seneler süresince parlamentodaki birtakım güç odaklarının isyan etmesine neden oldu. İsyanlar ise sıcak çatışmalara ve iç savaşlara dönüştü. Nihayetine kaybeden I. Charles oldu. Bir devrin kudretli ve de güçlü hükümdarı, düşmanlarına tutsak olduktan sonrasında, kendisi hakkında verilecek sonucu beklemeye başladı…
Savaşın kazananları, bir kralı idam etmenin nelere neden olabileceğini fazlası ile iyi biliyordu. Bundan dolayı her şey, “kitabına elverişli” gerçekleştirilmeliydi. Ancak İngiltere’de bir kralın nasıl ve neden idam edileceğine yönelik bir yasa yoktu. Bundan dolayı Avam Kamarası, devrik kralı “İngiltere halkı adına vatana ihanetten yargılayabilmek” için Yüksek Hakkaniyet Divanın kurulmasını öngören bir yasa tasarısını kabul etti. Böylelikle I. Charles, 30 Ocak 1649’da başı kesilerek öldürüldü.
Fransa Kralı XVI. Louis, iktidarda olduğu dönemde pek fazla insanoğlunun büyük bir yoksulluk ve fakirlikle karşı karşıya kalmasına neden oldu. Kral, doğru olmayan ve keyfi uygulamaları ile ülkeyi derin bir yoksulluğa açlığa sefalete ve gerilimli bir döneme doğru sürüklüyordu. Öyleki ki 1780’lerin ortalarında Fransa, iflasın eşiğine gelmişti.
Öte taraftan kralın eşi Marie Antoinette, lüks yaşantısından ödün vermiyor, halk içinde büyük bir hiddet uyandırıyordu. 1792 senesinde monarşinin devrilmesi, kısa süre öncesine kadar son aşama rahat bir yaşam süren bu iki kraliyet mensubu için {hiç de} iyi olmadı… İhtilalden bir yıl sonrasında 1793 senesinde, XVI. Louis ve Marie Antoinette kalabalık bir meydanda giyotinle ( giyotin fransada ilk olarak kullanılan kafa kesme makinesidir ) idam edildi.
6. Avusturya İmparatoriçesi Elisabeth, 1898
Avusturya İmparatoriçesi Elisabeth güzelliği, yardımseverliği ve mütevazı yaşam tarzıyla malum bir kraliyet mensubuydu. Bununla beraber alışıldık kraliyet üyelerinden de fazlaca değişik özelliklere ve yeteneklere sahipti. Mesela düzmece bir isimle tek başına tatillere falan çıkmaktan, kraliyetin katı kurallarla bezeli yaşantısından uzak durmaktan hoşlanıyordu… Fakat imparatoriçenin bu tutkusu, yaşamını kaybetmesine neden olacaktı…
Elisabeth’in kılık değiştirerek çıkmış olduğu seyahatlerinden birinde, gerçek kimliği açığa çıktı. 10 Eylül 1898’de, 25 yaşındaki Luigi Lucheni isminde İtalyan anarşist tarafınca bıçaklandı ve vaka yerinde yaşamını yitirdi. Bu suikast Avusturya ile İtalya içinde ciddi bir politik gerginliğin doğmasına neden oldu.
7. Franz Ferdinand, 1914
Franz Ferdinand’ın öldürülmesi, neticeleri itibariyle insanlık tarihindeki en tesirli kraliyet cinayetleri içinde…
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun varisi Ferdinand, ülkenin son aşama kargaşa ve bunalımlı olduğu bir dönemde, 1914 senesinde Saraybosna şehrini ziyaret etmeye karar verdi. Ülkenin siyasal olarak son derece karışık bir dönemine denk düşen bu ziyaret, karışıklığın bütün dünyaya yayılmasına neden olacaktı…
Franz Ferdinand, eşi Prenses Sophie ile beraber gezi etmiş olduğu sırada Gavrilo Princip isminde bir Slav milliyetçisi tarafınca suikasta uğradı. Ferdinand ve eşi vaka yerinde yaşamını yitirdi. Bu kraliyet cinayeti, hepinizin bilmiş olduğu benzeri I. Dünya Savaşı’nın başlamasına neden oldu…
